25 Şubat 2010 Perşembe

Engin Akkıç ciddiye alınmadığını görünce bunalıma girdi


Engin Akkıç denyosu günlerdir saçma sapan şeyler yazıyordu. Tek tek cevap vermeye değmeyen saçmalıklar, yalanlar, iftiralar ve abukluklar...

Bu gerzek herifin günlerce kıçını yırtıp ortalığa saçtığı pisliği, biz tek bir yazıyla silip geçeriz!

Zaten o yüzden bizim yazdıklarımızı okudukça Engin Akkıç dürzüsünün tansiyonu fırlıyor..

O yüzden bizim yazdıklarımızı gördükçe sinir krizlerine girip isterik karılar gibi ağlama krizine tutuluyor.

Hiç boşuna zırlama Engin Akkıç, sen busun: karaktersiz bir iftiracı! Ve hep böyle kalacaksın.

O yüzden bu gerçekle yaşamaya alış, hamşo...

Hem cahilsin, hem yalancı.. Sonra da "Millet seni ciddiye almıyor?" diye zırıl zırıl ağlıyorsun.

Oldu mu şimdi ya?

Bugün biz oluruz, yarın bir başkası...

Ama illa ki senin yediğin herzeleri gene senin çemçük ağzına tıkacak birileri illa ki çıkar..

Ortalığa fütursuzca yaydığın yalanlar ve palavralar, gün olur işte böyle suratında patlar!


Buyurun bizim saftirik şişkonun 19 Şubat 2010 tarihli abuklamalarından bir kesit:


Neymiş efendim? Rigas diye biri varmış ve bu son derece hümanist ve entellektüel adam "modern bir Osmanlı anayasası hazırlayacakmış", cart curt...

Yavrucum, dangalak olma! Internet çağındayız. Sıktığın palavraları yemezler!

http://en.wikipedia.org/wiki/Rigas_Feraios adresine bir TIK'layınca ne öğreniyoruz?

'Rigas Feraios'tan başka Sırpça ve Yunanca pek çok sahte isim kullanan bu herifçioğlu, Osmanlı Anayasası falan derdinde değil. "Şu Osmanlıyı bizim bu Yunan ellerinden nasıl atalım da Ortodoks kilisesinin himayesi altında, bütün Ortodoksları bir araya toplayacak bağımsız bir federasyon veya ülke kuralım" diye faaliyetlere girişmiş karanlık bir kişi.

Fransız devriminin Milli marşını bile taklit edecek kadar orijinallikten yoksun bu herif "Hadi Yunan evlatları, ayağa kalkın" diye bir marş bile yazmış.

Avusturya'da, İtalya'da ve Fransa'da dolaşıp bir yandan bu ülkelerde "Osmanlıya aleyhinde" fırıldaklar çevirirken bir yandan da Yunanlıları örgütlemeye girişmiş.

Gelgelelim bu fetbaz Yunanlıyı faka bastıran gene başka bir Yunanlı:
Demetrios Oikonomos Kozanites adlı Yunanlı bir tüccar, Rigas denen bu karanlık herifin kimlik belgelerine el koyuveriyor. Avusturya-Macaristan imparatorluğunun yetkili makamları da (o tarihlerde Avusturya-Macaristan İmparatorluğu içinde bulunan) Trieste'de bu şaşkını tutuklayıp paketliyorlar.

Osmanlı ülkesiyle müttefik oldukları ve kendileri de "bu türden bozguncu fikirlerin kendi ülkelerinde yayılmasını istemedikleri" için bu herifi Osmanlı makamlarına teslim ediyorlar.

Yani bu Rigas denen herif, eli kalem tutan, masum ve Osmanlıyla diyalog arayışında olan biri değil! Bugün Apo neyse, o gün de Rigas o! Amerikalılar nasıl Apo'yu paketleyip Türkiye'ye teslim ettilerse, Avusturyalılar da bu herifi paketleyip Osmanlı'ya teslim ediyorlar.

Belgrad Valisi'ne teslim edilen bu hainin cezası, 3.Selim tarafından çoktan kesilmiştir. İstanbul'da onu mutlak bir ölüm beklemektedir. Bunun farkında olan Rigas, Belgrad'ta intihara bile kalkışır, ama kendini öldüremeyecek kadar beceriksiz ve korkak olduğu için başaramaz.

(Korkaklık, beceriksizlik ve hainlik konularında bugünün yalaka maymunlarına ne kadar da benziyormuş bu Rigas hakikaten? Engin Akkıç adlı yalaka maymunun bu herifi matah biriymiş gibi övmesi ve örnek almasına hiç şaşmamak lazım!)

Ancak Belgrad'tan İstanbul'a giderken kaçma teşebbüslerinde bulunan bu şahıs hakkında, Osmanlı kolluk kuvvetleri "Yahu bu herif zaten kendini öldürmeye kalktı ama beceremedi. Şimdi de sanki becerebilecekmiş gibi kaçmaya falan kalkışıyor. Devletin parasını ve vaktini boşa harcamayalım. Bu arkadaşın biletini burada kesiverelim" demişler ve bu haini boğup cesedini Tuna nehrine atmışlar.

Eh tabi, bu pezevengi İmralı'ya koysalar, neler olacağını biliyorlarmış.. Hesabı oracıkta görmüşler...

Engin Akkıç'ın pek entellektüel ve masum sandığı bu korkak hain, geberirken "Çok verimli bir tohum diktim toprağa. Vakti saati gelince benim ulusum (Yunanlıları kastediyor yani) onun şanlı meyvelerini toplayacaktır" demiş.

Yani bu herif, Osmanlı federasyonu peşindeki bir entellektüel falan değil, düpedüz ayrılıkçı bir Yunan isyancısı.
Engin Akkıç her zaman olduğu gibi, ortalığı boş buldu.. Yalanlarını sıralamaya devam ediyor büyük bir pervasızlıkla...

Ama biz yemeyiz.. Adamın yalanını çok fena suratına vururuz!

Ne oldu Engin, rengin soldu?
Ne kadar aptal ve yalancı olduğunu bir kez daha ortaya çıkardık diye bize kızdın mı yoksa?

O değil de, mesela 24. Yüzyıl'da bu Engin Akkıç kadar hain başka bir alçak ve yalancı ortaya çıkıp da "Abdullah Öcalan'ın aslında ne kadar barışçı bir entellektüel olup ülkenin kurtuluşu için gerekli Anayasayı kaleme aldığını" falan da yazacak mıdır?

Hikayenin bir de son perdesi var tabii... Bizim Engin şapşalı, kendisini hiç kimsenin kaale almadığını görünce 22 Şubat tarihinde bakın ne yazmış:


A benim gerizekalı Engin'im.. a ferasetsiz, basiretsiz salağım..

Hem cahilsin, hem yalancı.. Sonra da "Millet seni ciddiye almıyor?" diye zırıl zırıl ağlıyorsun.
Oldu mu şimdi ya?






facebook'ta paylaş!

Emre Aköküz: Heykellerden korkan yalancı demokrat

Pezevengin EvladiEmre Aköküz gibi karaktersiz ve alçak liboşların, "demokrat" görünmek istediklerinde bolca sıktıkları bir palavra vardır: "Demokrasilerde şiddete başvurmadığı sürece her görüşün varlığı ve temsili esastır, şarttır.." cart curt diye geveler dururlar.

Bu eşşoğlueşşeğin 25 Şubat tarihli anırmalarını görünce, bir liboşun ne kadar soysuz, ne kadar korkak, ne kadar iki yüzlü ve alçak olabileceğini bir kere daha tespit ettik.

Türkiye'nin aydınlık yürekli, cesur insanları; a-ke-pe'nin uyguladığı her türlü kanunsuzluğa hukusuzluğa ve terbiyesizliğe rağmen hala yılmadılar. İşte bu durum yüzündendir ki Emre Aköküz gibi alçaklar sinirden kudurmaya devam ediyorlar!

vatan hainleri, yani yandaş medya ve iktidar yalakaları ellerinden gelen her türlü kötülüğü ve kanunsuzluğu ortaya koymalarına rağmen bir türlü içlerindeki nefreti ve kini dindiremiyorlar. Çünkü onların içileri çürümüş, ahlakları bozulmuş ve vicdanları sıfırlanmış durumda!

İşte bu yüzden beyinsiz pezevenk Emre Aköküz "Kemalizm ölmedi.." diye vızıklanıyor.
Öyle bir viyaklıyor ki bu çakal, sanırsın tüpçü gelmiş, evinde bu pezevengin anasını öpüyor.
Nerede kaldı senin demokratlığın, yalancı pezevenk?

Demek ki sen bazı fikirlerin "ölmesini" istiyorsun? Bazı fikirlere ve ideolojilere sahip insanların ortalıktan tamamen yokolmasını istiyorsun? Senin gibi düşünmeyenler yok olsun, gitsin..öyle mi?

Senin demokrasiden anladığın bu mudur, sıfatı nursuz - şekli uğursuz şerefsiz herif?

İstediğin kadar kudur Emre Aköküz... Kemalizm ölmeyecek!

Senin gibi alçaklara inat, Kemalistler hala bu ülkenin "onurunu, ahlakını ve namusunu" savunmaya devam edecekler!

Senin gibi kaypak ve fırıldak iktidar yalakaları, tabii ki Atatürk heykellerinden korkar.. tıpkı günışığından korkan vampirler gibi!

Bu ülkenin akıl, vicdan ve namus sahibi insanlarını hapislere tıkıp, teröristleri çiçeklerle karşılayanlara Pablo Neruda'nın dizeleriyle seslenelim:


"Bütün çiçekleri koparabilirsiniz,

ama baharın gelmesini asla önleyemeyeceksiniz!"

Emre Aköküz adlı dingil herife bir de haber sunalım, artık neresine sokarsa soksun:

Buyurun işte: Japonya'nın Kushimoto kentinde 3 Haziran'da dikilecek ve Türkiye ve KKTC dışında bir ülkede dikilen en büyük Atatürk heykeli olma özelliğini taşıyacak heykelle ilgili 3 Ocak 2010 tarihli haber


Ay bu Japonlar da ne ahlaksız(!!), ne manyak(!!), ne gerizekalı(!!) milletmiş böyle ayol?
Bizim liboşlara ve yobazlara inat, kendi memleketlerinde hala ATATÜRK HEYKELİ dikiyorlar...
Hem de 21. Yüzyıl'a girip yepyeni bir çağ yaşadığımız bu devirde??? Olacak iş değil vallahi!

Ergenekoncu mudur nedir bu Japonlar? Acaba darbe mi tezgahlıyorlar?
F Tipi savcılarımız ve polisimiz uyumasın, derhal bu Japonları içeri alsın!

Hatta Bülent Arınç, Japon Büyükelçisini çağırıp "Tuuh Size.. Yuh size!" desin.. Yakışır valla!..







facebook'ta paylaş!

Biz köşe yazarının "Engin Akkıç gibi yalancı" olmayanını severiz!

Engin Akkıç denyosu günlerdir saçma sapan şeyler yazıyordu. Tek tek cevap vermeye değmeyen saçmalıklar, yalanlar, iftiralar ve abukluklar...

Bu gerzek herifin günlerce kıçını yırtıp ortalığa saçtığı pisliği, biz tek bir yazıyla silip geçeriz! Zaten o yüzden bizim yazdıklarımızı okudukça Engin Akkıç dürzüsünün tansiyonu fırlıyor..

O yüzden bizim yazdıklarımızı gördükçe sinir krizlerine girip isterik karılar gibi ağlama krizine tutuluyor.

Hiç boşuna zırlama Engin Akkıç, sen busun: karaktersiz bir iftiracı! Ve hep böyle kalacaksın. O yüzden bu gerçekle yaşamaya alış, hamşo..

Bugün biz oluruz, yarın bir başkası...
Ama illa ki senin yediğin herzeleri gene senin çemçük ağzına tıkacak birileri illa ki çıkar..

Buyurun bizim saftirik şişkonun 17 Şubat 2010 tarihli abuklamalarından bir kesit:

Bu herifin nasıl pervasızca yalan atıp, palavra sıktığını delilleriyle gösterelim:

Uygar dünyada artık "kadını aşağılayan, saklayan, kısıtlayan" giysilere ve tutumlara yasak geliyor. Fransa'da çarşafla dolaşmayı yasaklayacak ve çarşaf giyene 750 Euro para cezası öngören yasa yolda.

Bkz. http://www.france24.com/en/20100122-parliament-burqa-ban-secular

Fransa'da Bernard Accoyer adlı bir Meclis Başkanı var. Bizde meclis başkanlığı yapmış bazı histerik ve dengesiz şahısların aksine, Bernard Accoyer "Yuh size.. Tuuh size.. Şeyini şey ettimin şeyi.." falan gibi laflar etmiyor, kadın parlementerlerin odalarına baskın yapıp şiddet uygulama teşebbüsünde bulunmuyor.

Fransa Cumhuriyeti'ne ve onun ilkelerine bağlı ciddi bir devlet adamı olan Bernard Accoyer diyor ki:
'Karaçarşaf', dini bir sembol olmaktan öte, kadınların baskı altına alınmasının ve köktenciliğin sembolüdür. Kadınla erkek arasındaki eşitliğim reddi anlamına gelen 'bu bölücü yaklaşım', aynı zamanda 'vatandaşların bir arada yaşama' hakkının da inkarı niteliğindedir ki bu ilke olmazsa Fransa Cumhuriyeti'nin hiç bir anlamı kalmaz!"

Bkz. http://www.facinghistory.org/resources/facingtoday/france-report-backs-face-vei

Ulan Engin iti... 24 Şubat tarihli köşende, Fransız Prof. Jean Marcou'nun görüşlerine yer verip "Bakın, kefere bile işin doğrusunu söylüyor" diye düztabanlık yapmayı biliyorsun da, koskoca Fransız Meclis Başkanı'nın sözlerini niye pas geçiyorsun, denyo?

a-ke-pe şürekası; modern dünyadan, demokrasiden, hukuktan, insan haklarından ve çağdaşlıktan anlamayan cahil ve geri kafalı bir kitle. Hadi onu anladık.

Madem ki Galatasaray Lisesi'ni bitirmene(?) rağmen Fransa'nın devlet ve hukuk yapısını anlamaya kafan basmıyor, o zaman sen o GS diplomanı al, güzelce kıvırıp münasip bir yerine sok!

Fransa'ya da bir daha gidecek olursan, sınır polisine "Ben bu ülkede karaçarşaf giyilmesini savunuyorum. Demokrasinin gereği budur.." desene, gözünü seveyim...

Fransız polisi seni içeri alıp sabaha kadar anırta anırta nasıl düzüyormuş, hep beraber görürüz.

Biraz da neşeleniriz, fena mı olur? Senin de hoşuna gitmez mi, ibne?

"Fransa'daki Müslümanlara eziyet ediliyor bu kararla..." falan diyen cahil yobazları ve iktidar yalakalarını uyandıralım:

Fransa'daki Müslümanlar ve imamlar (bilhassa Cezayir ve Fas asıllı olanlar) Fransa'daki "çarşaf yasağını" destekliyor. Bkz. http://www.muslims.net/newsfull.php?327179

"Kahrolası laik Fransızlar.. Nerede kaldı İngilizlerin toleransı?" diyecek olanları kıçüstü oturtacak bir başka haber: Birleşik Kralık'ta benzer bir yasak getirilmesi ciddi ciddi tartışılıyor.

Bkz. http://www.arabianbusiness.com/578962-uk-party-calls-for-burqa-ban

Bu kadarı yetmediyse dahası var: Schengen vizesi için başvuruda bulunan yabancıların 'yüzlerini, alından çene altına kadar gösteren' fotoğrafla başvuru yapmaları ŞART oldu.

Yani suratını kapatıp demir maske takarak Arap kadınları İsviçre'ye G-İ-R-E-M-E-Z!

Girmeye kalkarsa, vize bile alamaz! Yüzünü açıp çetirdiği resimle vize alsa bile, pasaport polisi "güvenlik nedenlerinden ötürü" çarşaflı kişinin "yüzünü açtırmak" yetkisine sahip.

Cahil denyolara özel hatırlatma:
İsviçre, AB üyesi olmamasına rağmen 1 Kasım 2008'den itibaren Schengen vize rejimine dahil oldu.

ABD sınır ve vize işlerine hiç girmeyelim, Engin Akkıç kıçının sızlamasından bir ay sandalyeye oturamaz. Yüzü görünmeyen fotoğrafla hiç bir yabancı ABD vizesi alamayacağı gibi, Amerikan vatandaşı veya sürekli oturma iznine sahip yabancı bile olsalar, insanlar ABD'ye girişte "yüzlerinin gösteren" bir fotoğraf çektirmek zorundadırlar. Birden fazla kadınla evli erkeklerin (beyaz kadın ticareti yaptıkları varsayıldığından) ABD'ye girişleri zaten yasaktır.

Vize konularından habersiz angutlar için daha önce yazmış olduğumuz Al Vizeni Tak Kıçına başlıklı yazımız arşivlerde duruyor.

"Gavurlar böyle yapıyorsa ne olmuş? Müslüman ülkelerde durum farklı" diyecek şaşkınları iyice sersemletecek haberimiz de şu:

Batılı ülkeler bir yana, Arap ülkelerinin bir kısmı da "güvenlik nedenlerinden ötürü" karaçarşaf yasağı uyguluyor. Teröristlerin "çarşafa bürünüp kadın kılığında eylem yapmasını" istemiyorlar çünkü. Bkz. http://www.maplecroft.com/portfolio/articles/7/

Ne oldu Engin hıyarı? Götün üşüdü, ishal mi oldun?
Biz senin yalanlarını ortaya çıkardıkça, kıçı açıkta kalmış şebeğe benziyorsun hakikaten...







facebook'ta paylaş!

16 Şubat 2010 Salı

Emre Aköküz sığırı devam ediyor koduğun yerde otlamaya

Pezevengin Evladi
Cumhurbaşkanı(?)nın Ankara'da oturmaktan canı sıkılmış, kalkıp Hindistan ve Bangladeş'e gitmeye karar vermiş. Amenna!

Giderken yanına maymun ve yalakalardan oluşan bir gazeteci güruhunu da eklemiş. (Olur böyle vakalar)

Bu yalaka maymunların arasında bizim Emre Aköküz de vardı. (Yakışır. O sığıra Hindistan'a gitmesini bizatihi biz tavsiye etmiştik)

Gelgelim kafamıza takılan iki nokta var:

  1. Cumhurbaşkanı ve şürekası Hindistan ve Bangladeş'e gitti de, Taç Mahal'in önünde resim çektirmekten başka ne yaptılar? Neye yaradı bu gezi? Hangi liderle hangi konular konuşuldu da hangi konular çözüme kavuşturuldu?

    Koskoca Cumhurbaşkanı, "Hababam Sınıfı Sınıfta Kaldı" filminde "ormana kamp yapmaya giden" hababam sınıfı misali amaçsız ve gereksiz bir sefere mi çıkmıştı yoksa?
    (Eh adamcağızın Ankara'da canı sıkılmış. "Etkisiz eleman" olarak görülmekten gına gelmiş. O da kendini yurtdışına atmış.. Dostlar alışverişte görsün, hesabı. O kadarını anladık da...Yahu dünyada gidilecek çok daha ilginç, çok daha güzel yerler varken niçin bu kadar kısır ve lüzumsuz bir destinasyon seçmiş ki? Rabbim kimseyi böyle dar ufuklu ve çaresiz bırakmasın..)

  2. İkinci nokta daha da ilginç... Anlamsız ve gereksiz bu geziyi "anlamlı ve gerekliymiş" gibi göstersin diye Cumhurbaşkanı yanına bir uçak dolusu yalaka ve yandaş aldı. Böylece, bu gezinin ne kadar önemli bir okazyon olduğunu yalakaların kaleminden okuyacak ve "Tabi ya, ne iyi etmişiz de gitmişiz. Meğer ne önemli işler başarmışız" diyecekti.

    Olmadı! Yalakalar başarısız ve beceriksiz çıktı!


Mesela "Bu herif kültürlüdür, yabancı dil bilir. Manasız bir geziden bile 'anlamlıymış gibi görünen bir takım uyduruk kerametler çıkratabilir" diye düşünüp bu bizim yalaka maymunu da kafileye davet etmişler.

Kravatını bavula koyup, peçetesini "bebeklerin kullandığı mama önlüğü gibi" kullanmasını saymazsak, Emre Aköküz'ün Hindistan ve Bangladeş gezisini "anlamlıymış gibi gösterecek" bir izlenimine rastlayamadık. Yazılarını okuduk, her zamanki boş ve saçma şeyler.. Yeni veya anlamlı bir şey yok!

Anlaşılan Cumhurbaşkanı yanlış ata oynamış! Bu Emre Aköküz kendi işkembesini dolduracak fırsatlar arar. Onu bulamazsa yazacak bir şey de bulamaz.

Altı gün boyunca bu herifin "gezi izlenimlerini" okumaya kalkan yandaş basın ve yalakalar, Emre Aköküz için "Bu pezevengi zamanında Başbakan da uçağından kovmuştu. Yalakalığı bile beceremeyecek kadar gerizekalı bu obur ve görgüsüz herifi, yurtdışı gezilee davet etmektense hayvanat bahçesine kapatmak daha uygun olur" diye düşünmeye başlamış olsalar gerek.

Çünkü bizim öküzün altı günlük geviş getirmesi ve ıkınmasındna ortaya çıkan sonuç, bol miktarda tezekten başka bir şey değil!

Medya yalakası maymunlar -şşşt Emre Aköküz, buna sen de dahilsin. Domuzlar gibi tıkınmayı bırak da bu lafa dikkat et!- sığlık ve gerizekalılıkta sınır tanımıyorlar.
Bu Türkiye'de de böyle.. Bu herifleri Hindistan'a kadar götürsen gene böyle.. Değişen bir şey yok.

Emre Aköküz, sen geviş getirmeye devam et, sığır herif.Gelecek kurban bayramında bu yobazlar seni de keserlerse hiç şaşırma ama..

Ne? Doğru dedin valla, a-ke-pe'lileri "domuz" olduğuna ikna edebilirsen paçanı kurtarabilirsin belki.

15 Şubat 2010 Pazartesi

Çok fena yalanını suratına vururum ha!



Bizim itoğlu it Engin Akkıç'ın 15 Şubat tarihli köşesine "YALAN" yazarak girdiğini görünce, dakika bir gol bir hesabı "YALANINI anında yüzüne vuralım orospu çocuğunun" dedik.

Ulan pezevenk, bu memlekette biz de yaşıyoruz. "Tarihte ilk kurtuluş mücadelesinin" izini Ostrogotlara - vizigotlara, Galyalılara... kadar sürecek basiretimiz vardır.

Amerikan bağımsızlık mücadelesini de biliriz, ebenin örekesini de biliriz!
O dediğinin öyle olmadığını biz biliyoruz.

Hal böyleyken UTANMIYOR MUSUN YALAN SÖYLEMEYE?

Senin "bok kokan" başlığını aynen sana iade ediyoruz, aynen yut o bokunu götveren herif!

Al sana başlık önerilerimiz:

  • Çok fena yalanını suratına çarparım haaa!

  • Çok fena ağzına sıçarım haa!

  • İt oğlu it olduğun bir yana, yalancı pezevengin önde gideni olduğunu çok fena sana hatırlatırım haaa!

Engin iti.. Yalanını anında böyle yakalarlar işte şerefsiz şişko!

Seni ciddiye alan kimse kalmadı zaten de... Yalan söylediğinde, ibnelik yaptığında farketmeyecek kadar salak da değiliz. Herkesi kendin gibi cahil ve gafil mi sandın teres?

Yazarlıktan anlamıyorsun, sende akıl yok, fikir yok.

Parasız kaldıysan git götünü sat, kendi karını sat!

Pezevenkliği ve puştluğu yazı yazmaktan daha iyi biliyorsun ne de olsa!



13 Şubat 2010 Cumartesi

Yalancı Emre Aköküz'ün Mumu Hangi Vakte Kadar Yanar?

Pezevengin EvladiGeçen yazımızdan sonra bir takım okurlarımız sağolsun mesaj atıp sormuşlar: "Siz bu sığır herife gerçekten Hindistan'a gitmesini söylediniz mi?" diye soruyorlar.

Aman efendim, siz bizi Emre Aköküz veya Engin Akkıç gibi yalancı ve iftiracı mı sandınız? Bizim o yalaka maymunlardan büyük bir farkımız vardır: Biz doğruları yazarız!

Malezya'da olsa Emre Aköküz kırbaç manyağı olacak başlıklı yazımızda aynen demişiz ki:

Bizim bu hayvana tavsiyemiz Hindistan'a gitmesi yolunda..
"Neden?" derseniz.. Çünkü orada inekler ve maymunlar serbestçe sokaklarda dolaşıyor hatta halktan saygı görüyorlar.

Emre Aköküz isimli iğrenç yaratığı tasvir ve tabir ederken kullanığımız sözcükler ve deyimlerden ötürü bütün maymunlardan ve öküzlerden dileriz.

Söz konusu yazıyı gözden geçirirken bir de ne görelim?
Meğerse biz o yazıyı, Emre Aköküz adlı ruhsuz ve basiretsiz herifin 27 Aralık 2009 tarihli köşesinde yer alan "Ah keşke Malezya gibi olsak" başlıklı saçmalıklarına cevap olsun diye yazmışız...

Biz bu herifin gerzekliklerini ve alçaklıklarını ifşa ederken, yalancı Emre Aköküz'ün bir mumu daha sönmüş gitmiş bu arada...


Bu öküz herif, söz konusu köşesinde: Halkı en cana yakın ülke listesinde Bahreyn birinci olmuş. Onu, sırasıyla, Kanada, Avustralya, Tayland ve Malezya takip etmiş. (Türkiye kaçıncı bilmiyorum ama ilk 10'da yok.) dedikten sonra lafının bir yerinde "Ah keşke Malezya gibi olsak!" ibaresini sıkıştırıvermişti.

Diyeceksiniz ki "Ne olmuş yani? Emre Aköküz zaten yalancı ve alçak pezevengin tekidir... Saçma sapan konuşmadığı zaman mı var ki?" Vallahi haklısınız!

Ama bakın BBC'nin 12 Şubat 2010 tarihli haberinde ne deniyor?


a-ke-pe yandaşı ve yalakası şerefsizlerin, zırcahil ve yalancı olduklarını biliyorduk da...
Dünya meseleleri hakkında yorum yapmaya kalktıklarında da ne kadar basiretsiz ve kofti olduklarını şimdi bir kere daha görmüş olduk.

Emre Aköküz başta olmak üzere bir takım cahil ve basiretsiz ahmaklar "Malezya mis gibi ülke, bakın ne güzel İslamı yaşıyorlar. Keşke Malezya gibi olsak" diye zil takıp oynayadursun; kendilerine örnek aldıkları ülke önce dinci, ardından etnik bölünmenin acısını çekiyor. Yakındır orada içsavaş patlak verir.

Baksanıza olaya: Çinliler Malayları sevmiyor. Müslümanlar hiç birini sevmiyor. (Aynı a-ke-pe Türkiye'si gibi olmuş vallahi) Ve Müslümanlar "Sen benim Allah'ımın adını ağzına alamazsın!" diye Hıristiyan Malezyalılara saldırıyorlar!

Bizim yandaş ve yalakalar ise "Ay ne güzel Malezya çok sempatik insanlarla dolu. Keşke biz de onlar gibi olsak" derken, adeta Hülya Avşar'ın sığ ve çiğ yaklaşımının bir örneğini sergilemiyorlar mı?

Emre Aköküz, Sen lütfen Bangladeş veya Hindistan'da kalmaya devam et.
Hatta şöyle Malezya'ya kadar bir uzan. Eğer ki Malezyalılar seni tutup kırbaç manyağı yaparlarsa, yeminle söylüyoruz biz de Malezyalılara alkış tutacağız.






facebook'ta paylaş!

Gerizekalı Engin Akkıç İşi İyice Tembelliğe Vurdu

Orospu ÇocuğuBu şişko ve kabız herif, çok uzun zamandan beri "okunmaya değer" birşeyler yazamıyor, köşesini zırvalar ve hezeyanlarla doldurup duruyor. Üstelik onu bile son derece sıkıcı ve bana bir üslup kullanarak yapıyor.

Geçen yazımızda belirttik:

Ulen Engin, dangalaklıkta zaten sınıf birincisiydin de... sığlıkta iyice zirveye çıktın, dandik herif!

Şizofren hezeyanların ve "kime ne söylediğin anlaşılmaz" abuklamaların arasında hiç olmazsa bir iki tane "anlamlı" laf veya "anlamlıymış gibi görünen" bir cümle görelim yahu.. Ona göre cevap vereceğiz, laf geçireceğiz.. İşin doğrusunu öğreteceğiz sana..

Ama ne mümkün? En ibibik saksı çiçekleri bile senden daha fazla anlam katıyor şu dünyaya!.. dedik.

'Suratı nursuz - sıfatı uğursuz' bu çirkin herif 13 Şubat tarihli köşe yazısını döktürürken
"Ben iyi yazmayı artık beceremiyorum. Bari iyi yazan birinden alıntı yapayım.." demiş.

Ve köşesini Vatan gazetesi yazarı Mustafa Mutlu'nun yazdıklarıya doldurmuş.
(Görüyor musunuz herifteki hinliği?)

Sonra da "Hele şükür be Mustafa... Bozuk saat bile günde iki kere doğruyu gösterir, ara sıra sen de göster" demiş.

Bu şavalak Engin hıyarına söylenecek hangi laf kaldı artık? Herifin yüzü kayış gibi olmuş zaten. Yüzüne tükürsen "Yarabbi şükür" diyecek kadar da pişkin ve yüzsüz.

Engin, başka yazarlardan araklamacılık yapmayı bırak!
Fikrin bittiyse, artık senin üslubunu ne yandaşlar ne muhalifler "okunmaya değer" bulmuyorsa; daha fazla maymunluk ve daha fazla puştluk yaparak müşteri toplayamazsın, sığırcık kuşu!

Bu kadar senedir şaklabanlık, soytarılık yaptın!.. Bu sayede iyi ekmek yedin.

Ama gör işte: zaten olduğundan daha fazla şaklabanlık yaparak varabileceğin bir yer kalmadı. Girdiğin aynı pisliğin içinde dönenip duruyorsun. Yediğin aynı bok, attığın aynı çamur.

Sen artık evinde otur.. Veya git Atina'da musakka ye.. Yahut Viyana'da dolaşmaya çık.
Yeter ki bizim havamızı kirletme, hırsız-densiz-kaabiliyetsiz-cibiliyetsiz herif!

Bu arada bizim skimsonik kafalı angut Engin, Vatan gazetesine bok atmak için "az satışlı olduğu için çoğunuzun haberi bile olmamıştır, Mustafa Mutlu'nun yazısını okumanızı istedim. falan gibi laflar ederek ne adar çiğ bir herif olduğunu bir kere daha göstermişsin. Tebrik ederiz, yalaka herif.

Götün sıkıyorsa yazsana "Star gazetesi TMSF'ye devredildiğinde, el altından Zafer Mutlu'ya haberler yolladım beni Vatan gazetesin ealsın diye. Ama adam benim ne mal olduğumu bildiği için beni reddetti" diye...

Serdar Turgut haline acıdı, Zafer Mutlu gibi yapmayıp seni AKŞAM gazetesine aldı. Sonra da sen oradan başka gazetecileri kovdurup en sonunda da Serdar Turgut'a da kazık atarak oradan ayrıldın.

"Zafer Mutlu beni Vatan gazetesine alsaydı, aynı şeyi ona da yapacaktım. Çünkü ben karakteriz bir hainim. Gerekirse anamı da satarım, yeter ki iyi fiyat versinler.." desene it herif!

"Vatan gazetesi, herşeye rağmen gene de tetikçi Taraf ve Vakit gazetelerinin toplamının iki katından fazla satıyor"

"Yeni Şafak ve Star gibi yandaş medyaların toplasan rakam olarak da etki ve saygınlık olarak da bir Vatan gazetesi etmiyor" diyebilir misin? Diyemezsin!

Niye diyemezsin bunları peki?
Çünkü sen ancak "yalan ve iftira" yazan; alçak, soysuz ve satılık bir yalancısın.

Doğruları yazabilmek ve ahlaklı olmak, senin boyunu çoook aşan konulardır!
Şu medya aleminde zaten 3-5 kişiyiz, hepimiz birbirimizi biliriz.

Millet sana gülüyor diye kendini komedyen mi sandın behey soytarı Engin?
Artistlik yapmayı bırak, kendini rezil ettiğinle kalıyorsun.

Millet senin acınası haline, sefilliğine ve karaktersizliğine gülüyor sadece.
Hadi şimdi siktir git, keyfimizi kaçırma...






facebook'ta paylaş!

12 Şubat 2010 Cuma

Engin Akkıç iyice SAZAN oldu!

Orospu ÇocuğuUlen Engin, dangalaklıkta zaten sınıf birincisiydin de... sığlıkta iyice zirveye çıktın, dandik herif!

Şizofren hezeyanların ve "kime ne söylediğin anlaşılmaz" abuklamaların arasında hiç olmazsa bir iki tane "anlamlı" laf veya "anlamlıymış gibi görünen" bir cümle görelim yahu.. Ona göre cevap vereceğiz, laf geçireceğiz.. İşin doğrusunu öğreteceğiz sana..

Ama ne mümkün? En ibibik saksı çiçekleri bile senden daha fazla anlam katıyor şu dünyaya!..

O kadar "etkisiz eleman"pozisyonuna düştün ki artık seni ne yandaşlar ne muhalifler ciddiye almıyor. Biz de olmasak iyice unutulacaksın.

(Facebook sayfanda da bir hareket yok.. İyice kısırlaşmışsın vesselam)

11 ve 12 Şubat tarihli köşe yazılarını okuduk. O kadar ciddiyetten uzak ve saçma yazılmışlar ki.. Cevap vermeye bile değmezler... Mizah duygun sıfır, anlayışın eksilerde.. Ne dediğin anlaşılmıyor... Yazar olarak sen hakikaten ölmüşsün be!

Ama gene de sana cevap verelim de, senin kadar tembel ve ciddiyetsiz olmadığımız anlaşılsın.

11 Şubat tarihli köşende "muhayyel"bir takım darbe planlarının, "muhayyel"bir takım ekonomik programlarını almış ve "Ekonomistlerden TIK yok..." diye bu programların niçin ciddi ciddi tartışılmadığını sorgulamaya kalkmışsın.

Len gerizekalı; o darbe planı da, o darbecilerin sözde ekonomik programı da "uyduruk ve fabrikasyon safsatalar" olup ancak senin gibi sazanları kafalamaya yararlar. Senin gibi sazanlar "gerçek" sanıp atlıyor diye millet niye onları ciddiye alsın ki?

Herkes senin gibi kazma, süzme salak ve sazan olmadığı için, "bu saçmalıklar sanki doğruymuş" gibi dikkate alıp "ciddi eleştiri"yazmaya kalkacak değil ya...

Bu memleketin aklıbaşında insanlarının senden çok büyük bir farkı var:
Onların senin gibi saçmalamakla geçirecek vakitleri yok!

12 Şubat tarihli köşende ise "kime söylendiği belli olmayan" hezeyanlarını görünce
"Bu dangalak herif acaba kime seslenerek neyi kastediyor ve ne gibi bir mesaj vermeye çalışıyor?" diye epey bir düşündük.

Sen zamanın gerisinde yaşayan bir gerizekalı olduğun için muhtemelen anlamamışsındır diye biz sana işlerin doğrusunu anlatalım:

Vatan gazetesi bir ara Sarıgül'e gaz verdi, doğrudur. Ama köprülerin altından çok sular aktı. Sarıgül hareketinin "ikinci bir Cem Uzan vakası" olduğunu; muhalefetin oylarını bölmek için a-ke-pe iktidarı tarafından desteklenip pohpohlandığını en başta Vatan gazetesi gördü de "Nerden geliyor bu hareketin finansal kaynağı? Nerden çıkıyor bunların harcadığı paralar?" diye sormaya başladı bile.

Sen hala koduğumuz yerde otluyorsun be dingil?
Yok Aydın Doğan medyasıymış, yok Tasvir-i Efkar gazetesiymiş, derken derken 21. Yüzyıl Türkiye'sini Orhun yazıtlarından okumaya kalkacaksın bu gidişle... Azıcık gazete oku, televizyon seyret be kazkafalı herif.

Hiç mi merak etmiyorsun? Kendine hiç mi sormuyorsun "Bana ukalalık yapayım diye para veriyorlar ama hiç olmazsa arada bir haklarında ahkam kestiğim bu ülke ve insanları bugünlerde neler yapıyorlar acaba?"diye?

Bak, Emre Aköküz'den bir şeyler öğren mesela...
"Sende bu sığırlık varken ancak Hindistan'da saygı görürsün" dedik.. Herif mesajı anladı, atladı Hindistan'a gitti... Lokantada veya uçakta peçeteyi nasıl "bebek önlüğü gibi önüne bağladığını" falan anlatıyor. Öküzlüğün, görgüsüzlüğün ve sığırlığın envai çeşidinin dibine vuruyor Hindistan'larda...

(O kaşalot bir de oralarda ishal olursa, ne komik olur ha! Yeni Delhi'nin de Mumbai'nin de kanalizasyonlarını tıkayacaktır o heriften çıkacak kazurat..)

Sen de arada bir yürüyüşe çık...
Boğaz'da gez, Çengelköy'e bir uğra... Oradaki hıyarları incele.

Belki "Aha en büyük hıyar geldi" diye Çengelköy ahalisi sana saygı bile gösterebilir.

Fena mı olur hamşo, belki keyfin yerine gelir de "okunmaya değer" birşeyler yazmaya başlarsın...







facebook'ta paylaş!

6 Şubat 2010 Cumartesi

Senin gibilerin zaten maskesi düştü

Pezevengin EvladiEmre Aköküz denen odun kafalı ayyaş herif 6 Şubat tarihli "Maskeler düşsün de nobranlığı görelim!"başlıklı saçmalıklarla dolu gerzeklik abidesi köşesinde şöyle demiş:
Ayrıca MGK Genel Sekreteri Org. Tuncer Kılınç'ın, dönemin Başbakanı Abdullah Gül'e "Yerinizde olsam, karınızın örtüsünü çıkarırım" dediği, "Kendi kararı" cevabını alınca da "İnsan karısına hâkim olamaz mı" diye devam ettiği anlaşıldı.

Emre Aköküz adlı ayyaş, görgüsüz ve denyo herifin yalakalık yapmak isterken bu kadar dangalakça bir yorumu, bu kadar berbat bir zamanlamayla yapması hakikaten tuhaf olmuş!
Anlaşılan bizim gerzek herifin iyice basireti bağlandı!

Emre Aköküz, aman dikkatli ol ayyaş herif!
Anlaşılan bizim gerzek herifin iyice basireti bağlandı!

Emre Aköküz, aman dikkatli ol ayyaş herif!

"Yağcılıkta aşırya kaçıp densizliğin dibine vuran" a-ke-pe yalakalarına bizzat RTE küfür etmeye ve bu gerizekalıları etrafından kovmaya başladı. İnanmazsan a-ke-pe Aydın İl Başkanı ve İl Genel Meclis Üyesi İsmail Hakkı Eser'e sor. Herif, eşekten düşmüş karpuza döndü. Darısı senin başına...

Geçtiğimiz hafta yaşanan yumruklu meclis muharebelerinin ardından a-ke-pe'li ve yandaş medyaya mensup bir sürü şahsın takkeleri düştü, kelleri göründü, maskeleri düştü!

  • Kendi partilisinin ağzından çıkan lafı, ancak muhalefet partisinin bir milletvekili "hatırlattığı" zaman aklı başına gelen partililer mi istersiniz?

  • Bu lafların a-ke-pe'li bir il başkanı tarafından yağcılık maksadıyla söylenmiş olduğuna kafaları basmadığı için saçma sapan yorumlara girişen yandaş medya mı istersiniz?

  • O hırsla meclis başkan vekili olan saygıdeğer bir hanımefendinin odasına destursuz dalan terbiyesiz bir eski(!) meclis başkanının kendini iyice kaybedip isteri krizlerine tutulmasını mı isterseniz?

Büyük bir hatalar silsilesi içine düşmüş ve savunulacak yeri kalmamış bir partinin eski futbolcu olan başkanı ise ne yaptı? İyice paniğe kapıldı ve "Çevir kazı yanmasın, aman konuyu değiştireyim" diyerek topu taca atma ve tribüne artistlik yapma faaliyetlerine girişti. "Eskiden eşim GATA'dan geri çevrilmişti.." diye laflar etti.

Hadi gene iyisiniz, hükümetin başındaki seyrek bıyıklı asabi şahıs lafı çevirmeye çabalarken saçmalık dozunu iyice artırıp "Ühüü ühüüüü..... M.Ö. 1.200 yılında 2.Ramses'e büyük yanlış yaptılar. O zaman yapılanları bir anlatsam, milletim kaldırmaz.." falan da diyebilirdi.

Geçtiğimiz hafta, a-ke-pe ve yandaş medya açısından "tarihe geçecek" rezilliklere sahne oldu. Yaşanan utanç verici bu durumlar sayesinde a-ke-pe'lilerin aslında ne kadar aciz ve "kadına yaklaşım" açısından ne kadar ilkel olduklarını bir kere daha görmüş olduk.

İşte tam bu zamanda bizim Emre Aköküz "Maskeler düşsün de nobranlığı görelim!" dememiş mi? Hay hay Emre Aköküz, hay hay ayyaş herif!

Aynen dediğin gibi yapalım, maskeleri düşürmeye devam edelim:

Şimdi bu Emre Aköküz'ün dile getirdiği hikayeye dönelim evvela...

Neymiş? Abdullah Gül'e demişler ki "Yerinizde olsam, karınızın örtüsünü çıkarırım."

Beriki de cevap vermiş, demiş ki "Ben karışamam, kendi kararıdır..."

Ay ilahi Emre Aköküz, bu saatten sonra mizah yazarı mı olmaya karar verdin?

Bu kadar "salakça" bir hikayeye; dincilere, sapıklara ve gerizekalılara (bu üç kategori günümüz Türkiye'sinde adeta içiçe geçmiş durumda, siz de farkettiniz mi?) "propaganda" malzemesi olarak yutturulabilir de...
Kafası çalışan insanlara yutturamazsın bu lafları, ayyaş herif!

Al işte SONER YALÇIN'ın yazmış olduğu AKP'liler eşlerini nasıl kapattı? başlıklı makale!



Ve de Can Dündar'ın yıllar önce yazdığı Abdullah Gül yazı dizisinden ne öğreniyoruz?


"Kadına yaklaşım" konusunda son derece ilkel, görgüsüz, kaba ve nobran olan a-ke-pe'lilerin ve yandaşlarının fırsat bulduklarında el kadar kız çocuklarına bile tasallutta bulunduklarını, fikirlerini beğenmedikleri kadınların odalarını basıp üstlerine yürüdüklerini biliyoruz.


Maske düşünce ortaya çıkan "nobranlık" budur!

Hal böyleyken "Karım örtündüyse, kendi istediği içindir" falan diye yalan atmasınlar. Yandaş medyanın gerizekalı ve sübyancı sapıklarına ve yalakalarına bu masalları yutturabilirler.

Ama akıl, vicdan, izan ve namus sahibi iyi insanlar neyin ne olduğunu çok iyi biliyor, görüyor.


Emre Aköküz, şimdi aynanın karşısına git ve kendi yüzüne tükür!

Yapacağın hiç bir hareket bundan daha tutarlı ve ahlaklı olamayacaktır nasıl olsa.







facebook'ta paylaş!

İzleyiciler